Hamileyken kaçınılması gereken 7 besin

Hamilelik sırasında gelişmekte olan bebeğinizin sağlığı ve kendi sağlığınız için uzak durmanız gereken besinleri derledik.

Dengeli beslenmek her zaman önemlidir, ancak hamileyken daha da önemlidir. Gelişmekte olan bebeğinizin ihtiyaç duyduğu temel besinler, vitaminler ve mineraller vardır.

Çoğu yiyecek güvenlidir, ancak hamilelik sırasında kaçınmanız gereken bazı besinler vardır. Hamileyken hastalanmanıza veya bebeğinize zarar verebileceğinden kaçınmanız veya dikkat etmeniz gereken bazı yiyecekler vardır. Temel olarak, enfeksiyonlara neden olabilecek ve bebeğinizde enfeksiyon gibi sorunlara neden olabilecek bakteri içeren yiyeceklerden kaçınmak önemlidir.

 

İşte liste:

1. Hamilelik sırasında alkolden kaçının: Alkol erken doğum, zihinsel yetersizlik, doğum kusurları ve düşük doğum ağırlığı gibi sorunlara yol açabilir.

2. Düşük yapma olasılığını azaltmak için ilk trimesterde kafeinden kaçının: Genel bir kural olarak, kafein hamilelik sırasında günde 200 mg’dan daha az ile sınırlı olmalıdır. Kafein bir idrar söktürücüdür, yani vücuttan sıvıların atılmasına yardımcı olur. Bu durum su ve kalsiyum kaybına neden olabilir. Kafeinli içecekler yerine bol miktarda su, meyve suyu ve süt içmeniz önemlidir. Bazı araştırmalar, çok miktarda kafeinin, düşük, erken doğum, düşük doğum ağırlığı gibi sorunlara yol açabileceğini göstermektedir. En güvenli şey kafein tüketiminden kaçınmaktır.

3. Sakarin: Sakarin kullanımı hamilelik sırasında kesinlikle önerilmez, çünkü plasentayı geçebilir ve fetal dokularda kalabilir.

4. Toplam yağ miktarı: Yediğiniz toplam yağ miktarını günlük toplam kalorinizin yüzde 30 veya altına düşürün. Günde 2000 kalori alan bir kişi için bu, günde 65 gram ya da daha az yağ anlamına gelmektedir.

5. Cıva seviyesine sahip balıkları yemeyin: Hamilelik sırasında tüketilen cıva; gelişimsel gecikmeler ve beyin hasarı ile bağlantılıdır. Ağır metal içeren besinlerin tüketilmemesine özen gösterilmelidir. Çiğ balıklardan da kaçınılmalıdır.

6. Pişmemiş veya az pişmişten kaçının: Üzerindeki bakteriler nedeniyle pişmemiş deniz mahsulleri ve az pişmiş kümes hayvanlarından kaçınılmalıdır.

7. Yıkamadan tüketmeyin: Sebzeler güvenlidir ve dengeli bir diyetin gerekli bir parçasıdır. Ancak herhangi bir bakteriye maruz kalmamak için yıkandıklarından emin olmak önemlidir.

Besinlerdeki ağır metaller nedir

Görünmez, kokusuz ve bizim için etkisi neredeyse belirlenemeyen ağır metaller, çeşitli kronik sağlık sorunlarına katkıda bulunabiliyorlar. Ağır metaller hakkında bilmeniz gerekenleri Diyetisyen Serkan Sıtkı Şahin yazdı…

Hepimiz günlük olarak ağır metallere maruz kalırız. Ağır metal alımımızı azaltmak ve vücudumuzun doğal detoksifikasyon sistemini güçlendirmek için birkaç adım atmanın faydası olacaktır.

Ağır metaller, dünyada doğal olarak bulunan kimyasallardır. Çinko, demir, magnezyum gibi metaller diyetlerimizde gerekli besinlerdir ancak diğer genel toksik metaller denizleri, toprağı ve çevreyi kirletmiştir. Civa, arsenik, kurşun veya kadmiyum gibi genel toksik ağır metaller, bir kişinin vücudunda birikerek hastalanmalarına neden olabilir.

Ağır metallere maruz kalmanın yaygın belirtileri

Sağlıksız bir ağır metal birikimi vücudun sağlığını bozabilir ve çeşitli belirtilere neden olabilir. En sık görülen semptomlar geçmeyen yorgunluk, depresyon, anksiyete, uykusuzluk, sindirim problemleridir ve ağır metallerin bazı hastalıklara katkıda bulunabileceğine dair kanıtlar vardır.

Ağır metaller sağlığımızı çeşitli şekillerde etkileyebilir. Mitokondrilerimize (enerji üreten hücrelerimizin parçaları) zarar vererek hücresel hasara neden olabilirler, enzim fonksiyonumuzu ve hormon fonksiyonunu etkileyebilirler. Ağır metaller ayrıca beyin hücrelerine zarar veren nörotoksinlerdir. Civa ve kurşun özellikle nöron fonksiyonuna müdahale eden ve oksidatif stresi artıran güçlü nörotoksinlerdir. Ağır metaller hücresel düzeyde hasara yol açarak potansiyel olarak uzun süreli ve geri dönüşü olmayan etkilere neden olur. Ağır metallerden etkilendiği öne sürülen diğer rahatsızlıklar ise obezite, otizm, alzheimer, parkinson ve kalp hastalığıdır.

Ağır metal seviyelerinin ölçümü

Kan testleri: Bunlar, mevcut ağır metal seviyenizi saptamak için kullanılır. Vücut bir ağır metale maruz kaldığında, bu yaklaşık doksan gün kanda kalır. Kan testinde bir ağır metal tespit edilirse, maruz kalmanın yakın zamanda olduğunu gösterir.

Saç testi: Metaller, vücuda alındıktan sonra birkaç hafta saçta kalır. Saç testi, kan ve idrar testlerinin yapamayacağı belirli cıva ve ağır metal türlerine maruz kalmanın izini sürmenin basit ve etkili bir yoludur. Bir saç testi toplam vücut yükünü tespit edemese de, vücuttaki belirli mineral dengesizliklerini ve eksikliklerini tespit edebilir.

Kemik testi: Bu genellikle vücudun kurşun yükünü değerlendirmek için kullanılır. Topraktan ve sudan kurşuna maruz kaldığımızda, bu kemiklerimizde depolanır.

Ağır metal detoksu

Ağır metalleri vücudumuzdan atmaya yardımcı olabilecek bazı besinler vardır.

– Günde en az bir porsiyon sebze yemeliyiz. Özellikle brokoli, lahana, brüksel lahanası ve karnabahar.

– Her gün iki ila üç diş sarımsak ağır metallerin atılmasına yardımcı olabilir (veya bir sarımsak takviyesi alın).

– Sabahları kahve yerine organik yeşil çay için. Yeşil çay, vücudun ana metal detoksizörü olan glutatyon seviyelerini yükseltir ve ayrıca metalleri atılması için bağlayabilir.

– Kereviz, kişniş, maydanoz ve zencefil gibi taze sebze suları.

– Karahindiba kökü, zencefil, kakule tohumu, kabuk tarçın ve diğer bitkilerin bir karışımıyla hazırlanan bitkisel detoks çayları.

– Yumurtalar, peynir altı suyu proteini, sarımsak ve soğan dahil olmak üzere yüksek kaliteli kükürt içeren proteinler.

– Üzümlerde ve turunçgillerde bulunan bioflavonoidler.

– Karnosol içeren biberiye, detoks enzimlerini destekleyebilir.

– Antioksidan ve antienflamatuar yararları için zerdeçal ve köri.

– Koyu yeşil yapraklı sebzelerde ve buğday çekirdeğinde bulunan klorofil.

Takviyelere gelince, C vitamini, selenyum, çinko, n-asetilsistein, lipoik asit ve sarımsak almanızı öneririm.

Civa açısından, çoğunlukla bu toksik metale kontamine olmuş balıkları yemekten veya diş amalgamı veya gümüş dolgusu nedeniyle maruz kalıyoruz. Civaya maruz kalmanızı azaltabileceğiniz bir yöntem olarak; ton balığı, levrek, orfoz ve kılıç balığı gibi büyük balıklarından ve nehir balıklarından uzak durmaktır.

Sadece küçük balık yemenizi öneririm. Tavanıza sığarsa sorun değil. Sardalya, uskumru, hamsi ve somon balığını rahatlıkla tüketebilirsiniz.

Dyt. Serkan Sıtkı Şahin

Exit mobile version